Açık deniz rüzgarının geleceği, düz kıyıların ötesinde yer alır. Yüzen rüzgar türbinleri neredeyse her deniz derinliğinde elektrik üretebilir, bu da CO2 azaltımı için olağanüstü bir potansiyel sunmaktadır. Sektörün dijitalleşmesi ve otomasyonu konusunda on yıldan uzun süredir dünya çapında öncü ve ortak olan Weidmüller, geleceğin bu yüzen teknolojisinin bir prototipini ilk kez, yeni geliştirilmiş iki müşteri çözümüyle donatmıştır: Entegre LED sistemi, açık denizlerdeki rüzgar türbininin tüm erişilebilir parçalarını aydınlatmakta ve TwinCap uzaktan bakım sistemi, kanat yataklarındaki cıvata somunu hasarını erken evrede tespit etmektedir.
Bilbao sahilinin iki deniz mili açığında, İspanyol Saitec Offshore Technologies firması, 85 metre derinliğindeki deniz yatağı açıklarında yer alacak DemoSATH yüzen rüzgar türbin platformunu hazırladı. Demo amaçlı proje, bir katamaranı andıran SATH teknolojisini kullanan, mavna tipi yüzer bir yapı olup tek noktadan demirlemeyle yalnızca tek uçta demirlidir ve böylece açık denizdeki rüzgarın gücünden yararlanmak için serbestçe hareket edebilmektedir. Kulede 2 MW'lık bir türbin 2.000 ev için yeşil enerji üretecektir.
Entegre LED sistemi aydınlatma sağlar
Weidmüller, DemoSATH için iç aydınlatma sistemine özel olarak katkıda bulundu: Kule, motor yeri ve yüzen gövdenin erişilebilir parçası, normal iç aydınlatma içinLED kümelerinden oluşan entegre bir aydınlatma sistemiyle donatılmıştır. Sistem pil ile tamponlandığından, güç kesintisi durumunda acil durum aydınlatması da güvenceye alınmıştır, böylece iş güvenliği için yeterli aydınlatma sağlanmaktadır.
Weidmüller'de Ürün Yöneticisi olan Jonas Fuhrmann, "Weidmüller Rüzgar ekibi bir aydınlatma simülasyonu ve tasarım sonrasında komple bir aydınlatma paketi oluşturdu. Müşterinin teknik özelliklerine bağlı olarak, belirlenen bireysel çözümler arasında farklı doğrudan akım LED'ler veya alternatif akım varyasyonları bulunmaktadır." diyor. "Bağlantılar ve bağlantı soketleri de dahil olmak üzere kurulu ışıkların tümü titreşim ve şoklara karşı korunmaktadır ve IP67 koruma sınıfına göre neme karşı dirençlidir." diye ekliyor.
Saitec Offshore Technologies'de Offshore Rüzgar MEP Yöneticisi Aitor Sanz, Weidmüller'in yeni geliştirdiği müşteri çözümü hakkında şunları söylüyor: "Weidmüller'in entegre LED sisteminin mükemmel performansını takdir ediyoruz çünkü sistem, tasarlanmış yedekliği sayesinde gerçekten istikrarlı. Bu aydınlatma çözümü, sahada çalışan teknisyenlerimize en üst düzeyde güvenlik sağlıyor."
TwinCap uzaktan bakım sistemi, cıvata somunlarının hasarını algılamaktadır
Weidmüller, rotor kanatlarını motor yerine sabitleyen somunları sürekli olarak kontrol etmesiyle, teknisyenlerin yüzen rüzgar türbinlerine nadiren gitmesini sağlayan TwinCap uzaktan bakım sistemini geliştirdi. Rüzgar türbini yere sağlam şekilde demirlediğinde bile somunlar ağır yüklere maruz kalır. Açık deniz rüzgâr türbini yüzerken ve kendi etrafında dönerken, kanatları taşıyan cıvatalar doğanın kuvvetlerine çok daha fazla maruz kalır.
"Cıvata somunlarının hasarını mümkün olan en kısa sürede tespit etmek ve değerlendirmek için TwinCap uzaktan bakım sistemini geliştirdik. "Bu sistem, bir kanat yatağına yerinde servis verilmesi gerekip gerekmediğini hem görsel hem dijital olarak saptamaktadır." diyor Weidmüller'in İş Geliştirme Ekip Lideri Steffen Niggemann. Otomatik hasar tespiti, özellikle de erişmesi zor olan açık deniz sektöründe nakliye ve personel maliyetlerini önemli ölçüde azaltan düzenli yerinde bakım ihtiyacını en aza indirmektedir.
"TwinCap sensör sistemiyle, Weidmüller, kanat yatağındaki hasarı meydana geldiği anda algılayıp onarmamızı sağlayan bir hasar önleme sistemi geliştirdi. Bu da yüksek maliyetli dolaylı hasarı önlüyor," diyor Aitor Sanz.
Weidmüller, geleceğin güç kaynağı olarak yeni ortaya çıkan yüzen rüzgâr teknolojisinin küresel gelişimini desteklemek üzere Saitec Offshore Technologies gibi yenilikçi liderlerle iş birliği yapma konusunda büyük potansiyel görüyor.